HOWARD GARDNER

HAYATI: 1943 yılında Pensilvanyada doğan ve hâlen Harvard Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eden Amerikalı psikologdur. Çoklu Zekâ Kuramı’nı ortaya atan bilim adamıdır. 1981′de MacArthur Ödülü almıştır.

Standart psikometrik araçlarla ölçülebilen tek bir zekâ olduğuna dair geleneksel kuramı şiddetle eleştiren Gardner, ilk kez 1983 yılında, her bireyin birbirinden farklı pekçok zekâsının olduğu ve bunların her birinin kendilerine özgü bir biçimde geliştiği ve çalıştığı tezini ortaya atmıştır. Çoklu Zeka kuramı herhangi bir psikometrik aracın sonuçlarından yararlanmaz. Zekanın biyopsikolojik bir potansiyel olduğunu ve kültürel değerlerden derinlemesine etkilendiğini savunur.

Zihin Çerçeveleri: Çoklu Zekâ Kuramı adlı kitabında topladığı çalışmaları eğitim, sanat, bilişsel psikoloji ve tıp alanlarındaki görüş ve düşünüşleri yakından etkilemiş, bu alanlarda bir devrim yaratmıştır.

Gardner’in ilk araştırmalarında yedi adet zeka tespit edilmiştir. Bunlar sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, bedensel-kinestetik zeka, görsel-uzamsal zeka, müziksel-ritmik zeka, kişiler arası sosyal zeka, içsel zekadır. Daha sonra sekizinci zeka olan doğacı zeka da bunlara eklenmiştir. Dokuzuncu zeka olduğu düşünülen varoluşsal zeka hâlen araştırılmaktadır. Bu zekaya biyolojik bir alan bulunamadığından Gardner bu zekaya “yarım zeka” adını vermiştir ve bu zekayı listeye sonra ekleyebileceklerini belirtmiştir. Her insanda bu zekâların tümü bulunur, ancak insanların yetenek ve yaratıcılıkları büyük farklılıklar gösterir. Bir öğrencinin her zekâsının ayrı ayrı güçlü yanları ve zayıflıkları işlenerek, daha başarılı olması sağlanabilir. Bu zekâ türlerini bir sınıfın içinde entegre etmek, mevcut eğitim sistemini kökten değiştirmeyi gerektirir. Gardner psikometrik teori ve enformasyon işleme süreçleri hakkındaki kalıpları kırarak, pekçok alandaki insan yetileri konusunda yeni bir kavram sunmuştur.


ÇOKLU ZEKA KURAMI NEDİR?

Çoklu Zeka Kuramına göre, insan beyni, sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, müziksel-ritmik, görsel-uzamsak, içsel, kişilerarası, doğa ve bedensel-kinestetik zeka alanlarını içermektedir. Geleneksel eğitim bunlardan il ikisini yani sayısal ve sözel alanı dikkate almaktadır. Diğerleri okullarımızda ihmal edilmektedir. Oysa tek yönlü beslenme metabolizma üzerinde nasıl olumsuz etkiler oluşturuyorsa, tek yönlü zeka beslenmesi de zihin gelişimini potansiyel olarak sınırlamaktadır.

Çoklu Zeka Kuramı zekaya ilişkin geleneksel anlayışların eksiklerini vurgulamakta ve yeni bir pencere sunmaktadır. Zekayla ilgili eski ve yeni anlayışların kısa bir karşılaştırması aşağıdaki tabloda sunulmuştur.


Zekaya İlişkin Eski Bakış Açısı

- Zeka sabittir.

- Zeka niceliksel olarak ölçülebilir.

- Zeka tekildir.

- Zeka gerçek yaşamdan soyutlanarak ölçülür.

- Zeka öğrencileri sıralamak ve olası başarılarını kestirmek için kullanılır.


Zekaya İlişkin Yeni Bakış Açısı

- Zeka geliştirilebilir.

- Zeka herhangi bir performansta veya problem çözme sürecinde sergilendiğinden sayısal olarak hesaplanamaz.

- Zeka çeşitli yollarla ortaya konulabilir.

-Zeka bağlam/gerçek yaşam durumlarında ölçülür.

- Zeka bireylerin gizil güçlerini ve onların başarılı olabilecekleri farklı yolları anlamak için kullanılır.


HOWARD GARDNER


Sözel Dil Zekası:
Sözel-dil zekası, bir bireyin kendi diline ait kavramları bir masalcı, bir konuşmacı veya bir politikacı gibi sözlü olarak ya da bir şair, bir yazar, bir editör veya bir gazeteci gibi yazılı olarak etkili bir şekilde kullanabilmesi kapasitesidir. Sözel-dil zekası, dili, başkalarını bir işi yapmak için ikna etmek, başkalarına belli bir konuda bilgi sunmak veya başkalarına belli bir işin nasıl yapılacağını açıklamak gibi dil ile ilgili bütün faaliyetleri içerir. Sözel-dil zekası kuvvetli olan
bireyler, işiterek, kelimeleri görerek, konuşarak, okuyarak, tartışarak ve başkaları ile karşılıklı iletişime girerek en iyi öğrenirler.
Sözel-dil zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Normal öğrencilerden daha iyi yazar.
Uzun hikayeler ve fıkralar anlatır.
İsimler, yerler ve tarihler hakkında iyi bir hafızaya sahiptir.
Yaşına göre iyi bir kelime haznesine sahiptir.
Başkalarıyla yüksek düzeyde sözel iletişime girer.
Tekerlemeleri ve kelime oyunlarını çok sever.
Kitap okumayı çok sever.
Öğrendiği yeni kelimeleri anlamlarına uygun olarak konuşma veya yazı dilinde kullanır.
Dinleyerek öğrenmeyi sever.

Mantıksal- Matematiksel Zeka:
Mantıksal-matematiksel zeka, bir bireyin bir matematikçi, bir vergi memuru veya bir istatistikçi gibi sayıları etkili bir şekilde kullanabilmesi ya da bir bilim adamı, bir bilgisayar programcısı veya bir mantık uzmanı gibi sebep-sonuç ilişkisi kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkili bir şekilde mantık yürütebilmesi kapasitesidir. Mantıksal-matematiksel zekaya sahip olan bireyler, nesneleri belli kategorilere ayırarak, olaylar arasında ilişkiler kurarak, nesnelerin belli
özelliklerini sayısallaştırarak ve olaylar arasındaki soyut ilişkiler üzerinde kafa yorarak en iyi öğrenirler.
Mantıksal-matematiksel zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Olayların işleyişi hakkında çok soru sorar.
Matematik dersini çok sever.
Mantıksal bulmacaları çözmeyi ve satranç gibi stratejik oyunları oynamayı çok sever.
Matematiksel hesaplama oyunlarını oynamayı çok sever.
Bilgisayar oyunlarını ilginç bulur.
Yaşıtlarına kıyasla soyut düşünebilme veya sebep-sonuç ilişkisi kurabilme kabiliyetleri çok iyi gelişmiştir.
Makinelerin nasıl çalıştığına dair çok soru sorar.

Görsel- Uzaysal Zeka:
Görsel-uzaysal zeka, bir insanın bir avcı, bir izci ya da bir rehber gibi görsel ve uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılaması veya bir dekoratör, bir mimar ya da bir ressam gibi dış dünyadan edindiği izlenimler üzerine değişik şekiller uygulaması kapasitesidir. Görsel-uzaysal zekaya sahip insanlar, yer, zaman, renk, çizgi, şekil, biçim, desen gibi olgulara ve bu olgular arasındaki ilişkilere karşı aşırı hassas ve duyarlıdırlar. Görsel zekası güçlü olan bireyler, varlıkları, olayları veya
olguları görselleştirerek ya da resimlerle, çizgilerle ve renklerle çalışarak en iyi öğrenirler.
Görsel-uzaysal zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Renklere karşı çok hassas ve duyarlıdır.
Haritaları, çizelgeleri, diyagramları veya tabloları yazılı materyallerden daha kolay okur.
Sanat içerikli etkinlikleri sever.
Yaşına göre yüksek düzeyde beceri gerektiren figürleri ve resimleri çizer.
Filmleri, slaytları ve benzeri diğer görsel sunuları izlemeyi sever.
Okurken, kelimelere oranla resimlerden veya tablolardan daha çok öğrenir.

Müziksel- Ritmik Zeka:
Müziksel-ritmik zeka, bir kişinin bir besteci, bir müzisyen ya da bir şarkıcı gibi müzik formlarını algılaması, ayırt etmesi ve ifade etmesi kabiliyetleridir. Müziksel-ritmik zekası güçlü olan insanlar, sadece müziksel eserleri kolayca hatırlamazlar, fakat aynı zamanda olayların oluşumunu ve işleyişini müziksel bir dille düşünmeye, anlamaya, yorumlamaya ve ifade etmeye çabalarlar. Müziksel-ritmik zekaya sahip olan bireyler, en iyi ve etkili olarak ritim, melodi ve müzikle öğrenirler.
Müziksel-ritmik zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Şarkıların melodilerini çok iyi hatırlar.
Bir müzik aletini çalar ya da çalmayı ister.
Müzik dersini çok sever.
Konuşurken veya hareket ederken elleri ve ayakları ile ritim tutar.
Ders çalışırken farkında olmadan masaya vurarak ritim tutar.
Çevresindeki seslere karşı aşırı duyarlı ve hassastır.
Ders çalışırken veya bir şey öğrenirken müzik dinlemekten çok hoşlanır.

Bedensel- Kinestik Zeka:
Bedensel-kinestik zeka ile bir kişinin bir aktör, bir atlet ya da bir dansçı gibi düşünce ve duygularını anlatmak için vücudunu kullanmadaki ustalığı veya bir heykeltıraş, bir cerrah ya da bir tamirci gibi ellerini kullanma ve elleriyle yeni şeyler üretme kabiliyetleri kastedilir. Bu tür zeka alanı, koordinasyon, denge, güç, esneklik ve hız gibi bazı özel fiziksel yetenekleri ve bu yeteneklerin hepsinin bir arada işlemesini sağlayan dokunsak nitelikteki bazı özel becerileri de içermektedir.
Bu zeka türüne sahip insanlar, en iyi yaparak-yaşayarak, dokunarak, hareket ederek ve ilk elden tecrübe ederek öğrenirler.
Bedensel-kinestik zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Birden fazla sportif faaliyetlerde başarılıdır.
Bir yerde uzun süre kaldığında hareket etmeye, kımıldamaya veya ritim tutmaya başlar.
Başkalarının jestlerini, mimiklerini ve yüz ifadelerini kolaylıkla taklit eder.
El becerileri gerektiren etkinliklerde çok başarılıdır
Bir şeyi parçalarına ayırmayı ve tekrar birleştirmeyi çok sever.
Bir şeyi en iyi yaparak ve yaşayarak öğrenir.

Sosyal Zeka:
Sosyal zeka, bir insanın bir öğretmen, bir terapist ya da bir pazarlamacı gibi çevresindeki insanların duygularını, ilgilerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılama kapasitesidir. Sosyal zekası güçlü olan kimselerin bir grup içerisinde grup üyeleri ile işbirliği yapma, onlarla uyum içinde çalışma ve bu kişilerle sözlü ve sözsüz iletişim kurma gibi yetenekleri söz konusudur. Bu zeka türüne sahip insanlar, genellikle başka insanların ilgilerini ve ihtiyaçlarını çok iyi
algılarlar ve denilebilir ki onların duygularını, düşüncelerini ve karakterlerini adeta yüzlerinden okurlar.
Sosyal zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Arkadaşlarıyla sosyalleşmeyi sever.
Grup içerisinde doğal bir lider görünümündedir.
Dışarıda iken kendi başının çaresine bakabilir.
Başkaları ile birlikte çalışmayı sever.
Başkaları daima onunla birlikte olmak ister.
Başkalarını önemser.
Empati yeteneği çok iyi gelişmiştir.
Bir şeyi başkalarıyla işbirliği yaparak, onlarla paylaşarak ve onlara öğreterek öğrenmeyi sever.

İçsel Zeka:
İçsel zeka, bir kişinin kendisini tanıması ve kendisi hakkında sahip olduğu bu bilgi ve anlayış ile çevresinde uyumlu davranışlar sergilemesi yeteneğidir. Bu zeka türü ile bir kişinin kendisini objektif olarak başkalarının gözüyle görebilmesi kabiliyetidir. İçsel zeka, bir kişinin kendisinin zayıf ve güçlü olduğu yönlerini anlaması, kim olduğunu, ne yapmak istediğini ve neyi yapmak istemediğini veya çeşitli durumlarda nasıl davranması, nelere yönelmesi ve nelerden uzak durması gerektiğini
bilmesi ve bütün bunlara bağlı olarak da hayatında doğru kararlar almasıdır.
İçsel zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Bağımsız olma eğilimindedir.
Kendisinin zayıf ve güçlü yanlarını bilir.
Hakkında çok fazla bahsetmediği en az bir ilgisi, hobisi veya uğraşısı vardır.
Hayattaki amacının ne olduğuna ilişkin iyi bir anlayışa sahiptir.
Duygularını, hislerini ve düşüncelerini açıklıkla dile getirir.
Hayattaki başarılarından ve başarısızlıklarından ders almasını bilir.
Kendine güveni yüksektir.

Doğacı Zeka: Doğacı zeka ile bir kişinin bir biyolog yaklaşımıyla hayvanlar ve bitkiler gibi yaşayan canlıları tanıma, onları belli karakteristik özelliklerine bağlı olarak sınıflandırma ve onları diğerlerinden ayırt etme kabiliyeti veya bir jeolog yaklaşımıyla dünya doğasının bulutlar, kayalar veya depremler gibi çeşitli karakteristiklerine karşı aşırı ilgili ve duyarlı olması kastedilmektedir. Doğacı zekası kuvvetli olan bireyler, doğa olaylarına karşı çok hassastırlar ve toprakla uğraşmayı, hayvan beslemeyi veya bitki yetiştirmeyi çok severler.
Doğacı zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Çevre bilinci çok iyi gelişmiştir.
Doğaya, hayvanat bahçelerine veya tarihsel müzelere olan gezileri çok sever.
Doğa olaylarına karşı çok hassas ve duyarlıdır.
Ekoloji, doğa, bitkiler, hayvanlar vb. gibi konuları işlerken çok meraklanır.
Kuş beslemek, kelebek ve böcek koleksiyonu oluşturmak gibi doğa ile ilgili projelere katılmayı çok sever.
Toprakla oynamayı ve bitki yetiştirmeyi çok sever.


Nasıl Öğreniyorum?

Çoklu zeka teorisine göre, her öğretmenin sınıftaki her öğrencinin bireysel farklılığını çok ciddi olarak ele alması gerekmektedir. Çoklu zeka teorisinin öğretim alanına sağladığı en büyük katkı, öğretmenlerin sahip oldukları öğretim yöntemleri repertuarlarının sözel-dil ve mantıksal-matematiksel zeka alanlarının dışına çıkarak daha da genişletmeleri gerektiğini vurgulamasıdır.